Köln, bugün Avrupa’nın tartışmasız en söz sahibi ülkesi olan Almanya’nın dördüncü büyük kenti olarak karşımıza çıkıyor. Almanya gibi dünyada söz sahibi bir ülkenin gelişmiş bir şehri olarak, yıl içerisinde Köln kenti dünyanın farklı noktalarından çok sayıda ziyaretçiye kapılarını açar. Öyle ki, yolcu trafiği hiç de azımsanmayacak düzeydedir.
Köln, Avrupa medeniyetinin merkez noktalarından biri olarak oldukça köklü bir geçmişe sahiptir. Elbette ilk şehir yerleşimlerinin tarihini kesin olarak bilmek imkânsız olsa da kentin adının, Roma döneminde yaşamış olan Claudia Ara’dan geldiği düşünülüyor. Günümüzde ortaya çıkan tarihi kanıtlar da bunu destekler nitelikte. Orta Çağ döneminden bu yana Avrupa’nın ticaret merkezlerinden biri olan Köln günümüzde de büyümeye devam etmektedir.
Turizm alanında da gelişmiş olan kent, çikolataları, festivalleri, mimarisi ve daha birçok özelliği ile adından söz ettirir. Bu şehri tanımlamak için üç boyutlu bir tarih kitabı ifadesi rahatlıkla kullanılabilir. Öyle ki, seyahatiniz sırasında Köln sokaklarını dolaşırken Almanya’nın bu harika kenti sizlere kendinizi bir masal dünyasında yürüyormuş gibi hissettirecek. Ayrıca kent mimari alanına ilgi duyanların dünya üzerinde mutlaka görmesi gereken kentlerinden biri olarak kabul ediliyor. Orta Çağ döneminden bu yana biriktirdiği mimari mirasları gerçekten muazzam boyutlarda. Kentin kimi noktalarda dar, kimi noktalarda geniş sokaklarında dolaşırken Roma mimarisinin nadide örneklerini, Orta Çağ Kiliselerini ve aynı anda ahenkle uyum sağlamış olan modern mimari yapılanmalarını rahatlıkla bir arada görebilirsiniz.
Köln, Almanya’nın kalbindeki kentlerden biri olarak her yıl milyonlarca ziyaretçiye kapılarını açar. Şehir, Ren Nehri yakasına kurulmuş olan post modern yapılanması ile sembolik bir hal almıştır. İlk ziyaretiniz sırasında kolayca gezebileceğinizi düşüncenizde Köln, kenti keşfetmeye başladığınızda bu şehirde geçirilen zamanın son derece değerli olduğunun farkına varacaksınız. Çünkü kent yer alan müzeler bile başlı başına günlerce gezilebilecek niteliğe sahiptir. Dünyada etkisi bulunan çok sayıda müze bu şehirde yer almaktadır.
Bulunduğu coğrafi konum düşünüldüğünde Köln içerisinde genellikle Okyanus ikliminin hâkim olduğu söylenebilir. Buna göre hava durumu genellikle rüzgarsız ve ılıman olmasına karşın son derece değişken bir yapı sergilemektedir.
Almanya, Köln ziyaretiniz sırasında görmeniz gereken noktaların başında Köln Katedrali gelir. Orijinal adı “Kölner Dom” olan bu yapı, şehrin sembollerinden biri haline geldiğinden turistlerin akına uğradığını söyleyebiliriz. Kilisenin yapımına 12. Yüzyılda başlanmasına karşın uzun yıllar boyunca bitirilmemesinden dolayı aynı zamanda bitmeyen inşaat olarak da anılmaktadır. 632 yıl süren yapım süreci kendi alanında bir rekor sahibi de olan kilise dünyanın en ilgi çekici mimari örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu nedenle de hem Köln şehri hem de yerel halk için son derece önemli. Kilise tüm bu özellikleri ve çok daha fazlası nedeniyle 1996 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış ve sit alanı ilan edilmiştir. 7000 metrekarelik bir alanda inşa edilen kilise son derece yüksek yapılardan bir tanesidir. Aynı zamanda dünyanın en büyük gotik kiliselerinden biri olarak da ün sahibidir.
Almanya – Köln ziyaretiniz sırasında görmeniz gereken bir diğer nokta ise Çikolata Müzesi’dir. Ren Nehri kıyısında yer alan müze hem mimarisi hem de içeriği ile turistlerin odak noktalarından bir tanesi. 4.000 metrekarelik alan üzerine kurulu olan Çikolata Müzesi içerisinde bu tatlı yiyecek ile ilgili tarihinden günümüze her şeyi görebilirsiniz.