Berlin, Avrupa’nın kalbi sayılabilecek Almanya’nın başkenti olarak karşımıza çıkıyor. Bu özelliği ile de dünyanın en çok ziyaretçi alan şehirlerinin başında geliyor. Spree Nehri’nin iki yanına kurulmuş olan modern şehir içerisinde yok yok denilebilir. II. Dünya Savaşı’nın mirası olarak 1990 yılına kadar şehri Doğu ve Batı olarak iki bölüme ayıran ünlü Berlin Duvarı ile biliniyor olsa da bu dönemden sonra farklı kültürlere kapı açan, dinamik, modern yapısı ile ziyaretçilerin dikkatini çeken bir şehir olmuş durumda.
Berlin her ne kadar modern tarihe yön vermiş kentlerden biri olsa da aynı zamanda oldukça eski dönemlere dayanan köklü geçmişi olan bir kent olarak karşımıza çıkıyor. Bu köklü tarihinden miras kalmış olan çok sayıda kültürel değer, kentin günümüz modern yapılanması içerisinde kendine yer buluyor. Mimarisi aslında Görkemli Prusya dönemi sarayları, Hitler devrinin soğuk binaları, soykırım günlerinin sembollü anıtları ve Soğuk Savaş yıllarını anımsatan duvar kalıntıları ve müzeleriyle şehrin geçmişe dair hikâyesini de gözler önüne seriliyor.
Almanya’nın nüfus bakımından en yoğun olduğu kentlerinden biri olan Berlin özellikle 35 yaş altı genç nüfusu ile dikkat çekiyor. Şehrin bu demografik yapısı, onu daima dinamik bir şehir haline getiriyor. Sinema ve tiyatro gibi etkinliklerin sergilendiği kentte bu genç nüfus nedeniyle katılımın çok yüksek olduğunu belirtmek gerek.
Tarihin önceki dönemlerinde önemli bir yerleşim noktası olsa da Berlin, bir balıkçı kasabası olarak asıl parlak zamanlarına 18.yüzyılda Prusya’nın güç kazanması ile ulaşmış. Bu dönemden günümüze miras kalan mimari eserler hala fazlası ile ilgi çekici durumda. Daha sonrasında II. Dünya Savaşı döneminde Almanya geneline hâkim olan kara bulutlar Berlin’i de etkisi altına almış. Bu durum, Belirn Duvarı’nın yıkılmasına kadar süregelmiş diyebiliriz. Ancak, Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından kent inanılması güç bir hızla eski parlak günlerine yeniden kavuşmuş diyebiliriz. Bugün köklü tarihinin mirasını modern Avrupa çizgisi ile başarılı şekilde harmanlayan bu şehir, Avrupa’nın kesinlikle görülmesi gereken kentlerinden biri olarak gösteriliyor.
Günümüz Berlin kentini ilgi çekici hale getiren en güzel özelliklerden biri kesinlikle yeşil dostu bir şehir olması. Öyle ki, kentin 5’te biri yeşil alanlardan oluşuyor. Bu nedenle halk için yapılmış parkları ve açık alanları ile de son derece ünlü. Metropol olarak yürütülen bir şehir yeşil oranı oldukça yüksek. Kent halkı da bu özelliğini korumak için duyarlı davranıyor. Tiergarten, Grunewald ve Spandauer Forst bölgeleri Berlin şehrinin en büyük yakın mesire yerleri konumunda bulunuyor.
Berlin, mimari yapılara ilgi duyanlar için adeta bir cennet olarak nitelendirilebilir. Tarihsel yapılar, geniş park ve bahçeler ile oldukça ahenkli şekilde yerleştirilmiş. Bu nedenle kentte gezi düzenlerken hiç sıkılmıyorsunuz. Kasvetli tarihi yapılardan sıkıldığınızda modern mimarinin en güzel örnekleri sizleri karşılıyor. Sanat etkinlikleri ile de ünlü olan şehirde, 400’e yakın sanat galerisi ve 4000’e yakın sergi bulunuyor. Bu nedenle dünyanın dört bir yanından sanatseverin buluşma noktalarından biri olarak kabul ediliyor.
Berlin, tüm bu özellikleriyle UNESCO yaratıcı şehirler listesine girmiş bir rota. Kentte yer alan mimari eserler, parklar, bahçeler uzun süre hafızalarınızda yer edecek bir kent gezisi sunuyor. Türkiye’den üzerinden en uygun Berlin yolculuğu seçeneklerini NeredenNereye.com üzerinden inceleyebilirsiniz.